Uyanış derslerindeki başlangıç yazılarımda farlkındalığa hafif bir giriş yapmaya çalıştım.
Şimdi ise biraz daha derinlere ineceğiz.
Farkındalık kelimesi tek bir cümlede anlatabilinen fakat anlaşılması için derin sularda yüzülmesi gereken bir yolculuktur.
Farkındalık şimdiki anın bilincinde olmak ve onu yargısız bir bakış açısıyla kabul etmek demektir.
Uzmanların terapilerde kullandığı bir yöntemdir.
Danışanın düşüncelerini olumsuz yargı ve takıntılardan uzaklaşmasını sağlayan bir düşünme becerisidir.
Farkındalıkta reddetme, bastırma, yargılama olmaz.
Zihin geçmiş ya da gelecekte yaşamaz.
Farkında olan kişi sadece bu AN’da yaşar.
Sonuçlara değil,sonuçlara ve olaylar karşısında verdiği tepkiyi fark etme yolunu seçer.
Böylece hayatını tekrarlayan olaylar zincirinden çıkartır.
Peki,siz hayatın neresinde ve hangi farkındalık düzeyinde duruyorsunuz?
İlk adımda kendinize şu soruyu sorun,
Geçmişde mi yaşıyorsunuz yoksa gelecekte mi?
Yani zihniniz nerede? Bedeniniz an’da fakat zihin hangi uçuşta?
Hangi anlamsız bir sonucun peşinde.
Anlamsız dedim çünkü sonuca odaklanmak bizi andan koparır,bizim odaklanmamız gereken yer verdiğimiz tepkilerden aldığımız deneyimlerdir.
Biraz daha açalım sorunun cevabını.
Siz geçmiş de yaşayan bir zihne sahipseniz iç dünyanız pişmanlıklar, sıkıntılar, keşkeler ile doludur.
Öyle demeseydim şöyle olurdu,
Keşke şunu yapsaydım,
Onu almadığıma çok pişmanım gibi gibi sorular ,düşünceler yargılama yüklü cümleler zihnin üstünde kara bulut gibi dolaşır.
Yağmur da yağdırmaz şimşekler atar ama asla o yağmur yağmaz,yani bu yargılayan zihin ile sonuç olumlu olamaz.
Sizi kurban psikoljisine iter ve orada kendinize acımaya başlarsınız.Bir suçlu aramak sizi rahatlatır, çoğu zaman suç başkasına atılır neden olana bir zamir yüklenir ya da kendimizi yargılaya yargılaya sabunun suda eridiği gibi erir gidersiniz ve kaybolursunuz gerçek andan koparsınız. Konunun başrolünde siz de olsanız , baş rolü başkasına da verseniz sonuç hüsrandır.
Bu kayboluş yeni yıkımları ve daha önce yaşanan sonuçları beraberinde getirir.
Yaşamımız 9 yıllık döngüler içerir demiştik.Olaylara verdiğimiz tepkiler değişmedikçe başımıza gelen olaylar tekrarlar.Böylece bu döngüler aynı dairede dönmeye başlar.
Bu yüzden dönüşüm akışın sağlanması için şarttır diyoruz.
İşte tam bu yüzden size ilişkinizde aynı tarz adamlar ya da kadınlar denk geldi.
Dersiniz ya ben bunları çekiyorum hepsi aynı diye!
Bu yüzden kariyerinizde yükseliş iş yerini değiştirmenize rağmen olmadı,
Hocalar size takmadı .
Olan şu;
Siz tepkilerinizi değiştirip farkındalığı fark etmediğiniz için kişiler konumlar değişse de durum ve sonuç aynı kaldı.
Pişmanlıklar içinde kendinizi yargıladınız ya da karşı tarafı suçladınız . Her iki şekilde de canınızı acıttınız.
Pes edip geçmiş zihin de yaşamaya başladınız keşkeler havuzunda.
Depresif bir zihin ile güzel şimdiki zamanınızı zehirlediniz.
Manevi dünyanın en güzel hediyesi olan Tekamül ve Tevekkülden uzaklaştınız.
Sonuç istediğiniz gibi çıkmadı diye kabul de etmediniz. Maneviyat duygunuzu da hırpaladınız.
Oysa farkındalığı olan bir zihne sahip olsanız ,
Başınıza gelen olaylarda, durumlarda elinizden geleni yaptığınızı bilirsiniz.Sonucu sizin suçunuz ya da ödülünüz olarak görmezseniz çünkü bilirsiniz ki bütünün hayrına tüm çabaya rağmen olması gereken oldu.
İçiniz de tevekkül aşkı vardır.
Olana HOŞGELDİN dersiniz, oradan almanız gereken deneyimi alır yolunuza devam edersiniz.
Farkındalığı olan kişi sonuç ile ilgili düşüneceği tek şey durum içinde verdiği tepkidir.
Daha önce de bahsettiğimiz gibi olaylara verdiğimiz tepkilerin çektiği enerjileri yaşarız.
Gelecekte yaşayan zihin içinde benzer şeyleri söyleyebiliriz.
O da an da yaşayamaz, içinde sıkıntılar, huzursuzluklar biriktirir.
Kaygı içindedir.
Bu kaygı ve korku evrene olan inancını sarsar.
Tüm planlarını geleceğe, bilinmezliğe, güya gelecekte olan günlere yapar.
Gelecekte ki maddi yaşam için çalışır,
Gelecek için biriktirir,yaşar.
Bu gelecek kaygısı onu var olan andan uzaklaştırdığı gibi onu maddiyata da çok bağımlı hala getirir.
Çünkü var olanı kaybetme korkusu ve kaygısı onu ihtiyacı olandan fazlasına ihtiyacı varmış hissi içinde boğar.
İlişkilerinde ise bu korku ve kaygı onu şüpheci birisi haline dönüştürür.
Örneğin ilişkilerinde aldatılma kaygısı içinde ise bu kaygı onu huzursuz edecektir ve zihni şu anı değil gelecekte ya olursa korkusu içinde önünde yaşaması gereken ilişkisini farkında olmadan baltalayacaktır.
Hatta bu kaygısına verdiği tepkiler onu sürekli böyle güvensiz ilişkiler yaşamasına neden olacaktır.
Zihin gelecekte olduğundan ve bu geleceğe de sürekli kaygı,güvensizlik,şüpheler ve korkular da eklendiği için kişi kendini farkındalığı olmayan,aynı neden sonuç ilişkileri içinde dönen bir yaşam döngüsüne mahkum edecektir.
Çünkü gelecekte yaşama dürtüsü inancını köreltmiştir.
Bunca olumsuz düşüncelerle geleceğine beslediği tüm korkuları bir beklenti içinde çapalar, ve sonra bu kaygıları da gerçekleşince bir bilge edasıyla başına bunların geleceğini bildiğini söyler durur. O bir kahindir.
Gelecekte yaşayan siz , ne yazık ki SİZ bir kahin değilsiniz.
Egonuzu beslemek istemediğim için bunu size söyledim.
Olan sadece şu ;
Düşünceler duyguları yansıtıyor,
Duygular frekansları etkiliyor,
Frekansa da rezonans alanını biçimlendiriyor yani etkiliyor.
Yani,rezonansı bir eko, bir yankı veya titreşim olarak anlatırsak ne dersek onu geri duyarız demek istiyorum.
Yankı olacak yerde ne söylerseniz, bir kaç saniye içinde aynı sizin söylediğiniz titreşimde ki güçle cevap verir.
Buradan ne anlıyoruz?
Ne diyorsanız düşünüyorsanız ve nasıl tepki veriyorsanız o titreşimler gücünde size dönüş oluyor.
Titreşimlere uyumlu olan her şey kolayca hayatınıza çekiliyor.
Bu çekilen olumlu da olabilir olumsuz da .
Gerçek olan şu ki negatif her bir titreşim hayatınızda sarsıcı olaylara neden olacaktır.
Duygu, düşünceler ve inançlarımız bütününde biz varız.Bunların hepsi bir bütün.Ve bu bütün olduğu gibi rezonans alanımızı oluşturuyor.
Ne ekersek onu biçiyoruz.Tepkilerimiz doğrultusunda çektiklerimizi yaşıyoruz.
Farkınladığı olan kişi tüm bunların bilincindedir ve yaşamdan kendi seçimine göre keyif alır.
İnancı sağlam olur ve tevekküle sahipdir bu sayede geleceğini de kime emanet ettiğini bilir.Kaygıyı bırakır ,anda kalır,yapması gerekenleri farkındalık içinde yapar.
Yaşam bir tarla ise ne ekerse onu biçeceğinin farkındadır.
Mahsülü beğenmiyorsa tohumu değiştirmenin yetmeyeceğini bilir, tarlayı sürme ve bakım yöntemini de ele alması gerektiğinin farkındadır bundan sorası da evrenin muhteşem işleyişine aittir.Bu işleyişe saygı duymak da akışta olmayı sağlar.
Sade olanı düşünür.
Her şeye bir anlam yüklemez.
Sadece göz ile gördüğünü görür.
Çoğu zaman olaylara fazlaca göründüğünün üstüne anlam yükleriz.
Bu gizemli arayış egomuzu tatmin eder.
Sadeliği değil karmaşa ve gizem peşine düşüp anda olanı fark edip sadece sadeliği göremeyiz.
Bu bakış açısını çoğumuz yaşadık ya da yaşıyoruz.
Farkındalık öylece kolay bir uygulama değil .
Elbette emek ve sabır gerekiyor.
Dışarıda olup biteni anlayabilmek için kafanızda yarattığınızı görmeyi bırakmanız lazım.
Bunun içinde olaylara anlam yüklememek gerekiyor,saf olanı görebilmek buna bağlıdır.
Beynimiz ile bakmayı bırakmak.
Göz ile olanı görmek.
Farkındalığınız artar ise olanı yargılamadan görüp fark edersiniz.
Bu noktaya geldikten sonra ki en önemli adımda olaylara verdiğiniz tepkileri fark etmekdir.
Hep aynı tepkiyi mi veriyorsunuz.
Bu farkındalıkla Yaşam döngünüzün tekrarlardan ibaret olduğunu fark edersiniz.
Farkındalıkla birlikte kendinizi yargılamayı bırakırsınız.kendinizi sevmeye başlarsınız, olaylara anlam yüklemezsiniz ve asıl olanın deneyimler olduğunun bilincinde olursunuz.
Olanı kabul etmek ve yaşanan deneyimi alıp devam edebilmek küçük bir adımmış gibi görünsede insalık için var oluşun en huzurlu adımıdır.
Saf düşünce,
Saf görüş,
Böyle bakış açısı olan kişi,
Sonucu beğenmeyip oyun bozanlık yapmaz.
Sorun kendinize ,
Zihninizi tanıyın.
Kendinize odaklanın.
Yargılamayı bırakın.
Kaçmayın,reddetmeyin,bastırmayın.
Kolay değil bunları farkındalıkla saf bir bakış açısı ile yapabilmek.
Kendine acımak ya da kaygılanmak zihin için daha kolay gelecektir.
Zihninizin bu karanlık yönünü beslemeyin.
Adım adım yol alın.
Düz vites araba sürmeyi öğrenmek gibi.
Gaz ve debriyaj arasında ki dengeyi bulabilmek.
Bunu ilk zamanlar bilinçsizce yapıp sonra çalışa çalışa kolaylıkla yapabilmek gibi olacak.
Dengeyi bir sürü denemeden sonra bulacaksınız.
Kiminiz kafada tam oturttuğu için ilk denemede yol alacak, kimbilir?
Tüm bu çalışmalar sonucunda elde ettiğiniz farkındalık düzeyi sayesinde sahip olduğunuzu zannettiğiniz takıntılarınız, hastalıklarınız,panik atak durumlarınız zaman ile kolayca geçecek.
Psikotreapi yöntemlerinde uzmanlar da artık bu farkındalık yolculuğuna danışanlarını davet ediyorlar.
Kendinize sorduğunuz soruların cevabında diğer bulacağınız nokta ise davranış ve düşüncelerinizde kimi taklit ettiğiniz,yansıttığınız olacaktır.
Şu an ne hisediyorum?
Nasıl davrandım?
Bu davranışta kimi yansıttım,taklit ettim?
İç sesiniz aslında kimin sesi?
Kimin değer yargıları?
Tepkilerinizi ölçerken neden aynı tepkileri verdiğinizi fark edeceksiniz,bunların cevabını bu farkındalıkta bulacaksınız.
Çocukluktan bu zamana sizin yanınızda konuşulan, kulak misafiri olduğunuz her sohpet,yargılar,düşünceler sizi çapalamış olabilir.
Bunu fark ettiğinizde konuşan iç sesin aslında sizin değil, sizin bilinçsizce beyninize kodlanan bilgiler, başkalarının değer yargıları ve düşünceleri olduğunu görebileceksiniz.
Genelde kendi iç sesimiz bu yaşımıza kadar gelen ortak çevremizin iç sesi olabiliyor.
3 ve 7 yaş arası kodlanmış bilgiler.
Derin konular uzmanların yorum yapması gereken alanlar benim sadece yazabileceğim bunu fark etmenizin önemi.
Kendi iç dünyanızda yolculuğa çıkmak size tüm tozlanmış kapıların kilidini verecektir.
Kimi açtığınız kapılar sizi zorlayacakdır ama hepsi farkındalık dünyasında ışık olacaktır.
Kötü bir ilişki,
Başarısız bir iş geçmişi,
Kötü anılar,
Mutsuz anlar kaderiniz olmaktan çıkacak.
Çünkü siz artık farkındalık içinde olmuş olacaksınız.
Tepkilerinizn farkındasınız.
Bu yüzden aynı sonucu do ğuran olaylara gebe kalmayacaksınız.
Dersinizi aldınız ve yolunuza devam ediyorsunuz saf bir bilinç , açık bir zihin ile akıştasınız.
Sebep aramayı bıraktınız onun yerine tepkilerinizi değiştirmeyi seçtiniz.
Böylece kimlikler arkasına sakladığınız kişiliğiniz farkındalık ile buluştu.
Artık resmin bütünü görebiliyor ve sadece ona bakabiliyorsunuz.
Akış da kalabilmek böyle keyifli işte.
Kavga edecek neden ,kişi,olay kalmıyor.
Sadece siz seçimle ve tepkiler var ve resim.
Sevgiyle farkındalık içinde kalın…
Pes etmeyin.